EK SAYFA – 1715-2
TAHA SURESİ
قال ابن جبير:
بالنبطية {طه} /1/:
يا رجل.
İbn Cübeyr şöyle demiştir: طه taha Nebatiyye dilinde "Ey Adam!" anlamına gelir. Bir
harfi telaffuz edemeyen veya kekeleyen ya da pepeleyen kimse için "dilinde
düğüm var" denir.
قال مجاهد:
{ألقى} /87/: صنع.
يقال: كل ما لم
ينطق بحرف، أو
فيه تمتمة، أو
فأفأة، فهي
عقدة. {أزري} /31/:
ظهري.
{فيسحتكم} /61/:
يهلككم.
{المثلى} /63/:
تأنيث
الأمثل، يقول:
بدينكم، يقال:
خذ المثلى خذ
الأمثل. {ثم ائتوا
صفا} /64/: يقال: هل
أتيت الصف
اليوم، يعني
المصلى الذي يصلى
فيه. {فأوجس} /67/:
أضمر خوفا،
فذهبت الواو
من {خيفة}
لكسرة الخاء.
{في جذوع} /71/: أي
على جذوع.
{خطبك} /95/: بالك.
{مساس} /97/: مصدر
ماسه مساسا.
{لننسفنه} /97/:
لنذرينه:
{قاعا} /106/: يعلوه
الماء،
والصفصف المستوي
من الأرض.
Mücahid şöyle demiştir: ألقى Elka (Taha 65) "yaptı," أزري ezri (Taha 31) sırtım," فيسحتكم feyeshatekum (Taha 61) "sizi helak eder" demektir. مثلى
Musla (Taha 63) "أمثل emsel (en üstün) kelimesinin müennesidir." Ayette geçen en
"üstün yol," din anlamına gelir. Nitekim Arapçada "en iyi olana
tutun" anlamında " خذ المثلى
خذ الأمثل
huz emsel ve huz musla" denir. ثم ائتوا
صفا summetu saffa (Taha 64)
[ayetinin açıklaması şu şekildedir:] Arapçada " هل أتيت الصف hel eteyte's-saffe yevm" dendiği vakit, [saf kelimesi ile]
namaz kılınan yer kastedilir. فأوجس Feevcese fi nefsihi (Taha 67) "korkuyu içinde
gizledi." Hı harfi kesreli olduğu için خيفة hifeten (Taha 67) kelimesindeki vav harfi ya'ya dönüşmüştür. في جذوع
Ficuzu' (Taha 71) ifadesindeki [fi - içinde harfi] ala - üzerinde anlamında
kullanılmıştır. خطبك Hatbuke (Taha 95) "aklın" anlamına gelir. مساس
Misas (Taha 97).......masse fiilinin masdandır. لننسفنه Lenensifennehu
(Taha 97) "onu savuracağız" manasındadır. قاعا
Kaan (Taha 106) "suyun üze;ine çıktığı yer," صفصف
safsafa (Taha 106) ise "düz yer" anlamını ifade eder.
وقال مجاهد:
{أوزارا}
أثقالا {من
زينة القوم}
وهي الحلي
التي
استعاروا من
آل فرعون
{فقذفناها} /87/:
فألقيناها.
{ألقى} /87/: صنع.
{فنسي} /88/:
موساهم،
يقولونه: أخطأ
الرب. {لا يرجع
إليهم قولا} /89/:
العجل. {همسا} /108/:
حس الأقدام.
{حشرتني أعمى}
/125/: عن حجتي. {وقد
كنت بصيرا} /125/:
في الدنيا.
Mücahid şöyle demiştir: أوزارا Evzara (Taha 87) "ağırlıklar" anlamına gelir. من زينة
القوم
Min zlneti'l-kavm (Taha 87) [ifadesinde geçen ziynet] "israiloğullannın
Firavunun milletinden ödünç aldıkları süs eşyası" manasınadır. فقذفناها Fekazefnuha "onu attım" ve ألقى
elka (Tana 87) "yaptım" anlamına gelir. فنسي
Fenesiye (o unuttu (Tahiı 88) ifadesi ile İsrailoğulları, Hz. Musa'nın Rabbini
şaşırdığını söylemişlerdir. لا
يرجع إليهم
قولا La yerciu ileyhim kavla
(Taha 89) [ayetinde geçen yerdu fiilinin öznesi] buzağıdır. همسا
Hemsa (Taha 108) "ayak sesi" anlamına gelir. حشرتني
أعمى Haşerteni a'ma (Taha
125) ise "Beni neden delilimi göremez haşrettin," وقد كنت
بصيرا
ve kad kuntu besira (Taha 125) ise "dünyada görüyordum" manasını
ifade eder.
قال ابن عباس:
{بقبس} /10/: ضلوا
الطريق،
وكانوا شاتين،
فقال: إن لم
أجد عليها من
يهدي الطريق
آتكم بنار
توقدون.
İbn Abbas şöyle demiştir: بقبس Bi kabes (Taha 10) [açıklaması şöyledir:] Hz. Musa ve
beraberindekiler [Medyen'den d(inerken] yollarını şaşırdılar. Mevsim kıştı. Bu
yüzden Hz. Musa, "Eğer ateşin yanında bize yol gösterecek birini
bulamazsam, ısınmanız için size bir parça ateş getiririm," demiştir.
وقال ابن
عيينة: {أمثلهم}
/104/: أعدلهم
طريقة.
İbn Uyeyne şöyle demiştir: أمثلهم Emseluhum tarikaten
(Taha 104) "onların en adili anlamına" gelir. '
وقال ابن
عباس: {هضما} /112/:
ليظلم فيهضم
من حسناته. {عوجا}
/107/: واديا. {أمتا}
/107/: رابية.
{سيرتها}
حالتها {الأولى}
/21/. {النهى} /54/:
التقى. {ضنكا} /124/:
الشقاء. {هوى} /81/:
شقي. {بالوادي
المقدس}
المبارك {طوى} /12/:
اسم الوادي.
{بملكنا} /87/:
بأمرنا. {مكانا
سوى} /58/: منصف
بينهم. {يبسا} /77/:
يابسا. {على
قدر} /40/: موعد.
{لاتينا} /42/:
تضعفا.
İbn Abbas şöyle demiştir: هضما Hedm (Taha 112) "Ona haksızlık edilmez, böylece iyilikleri
çiğnenmez," عوجا iveca (Taha 107) "vadi," أمتا emta (Taha 107) "tepe," سيرتها sirateha (Taha 21) [ilk] haline, النهى en-nuha (Tafa, 54) "takva;" ضنكا
danka (TaM. 124) "bedbaht," هوى heva (Taha 81) "bedbaht oldu," وادي المقدس vadi'l-mukaddes "mübarek vadi," طوى tuva (Taha 12)
"vadinin adı" بملكنا bi milkina (Taha 87) "kendi isteğimizle "
مكانا سوى
mekanen siva (Taha 58) "orta yerde " يبسا
yebesa (Taha 77) "kuru" على
قدر ala kaderin (Taha 40)
"bir söze binaen" لاتينا la teniya (Taha 42)
"zayıflık göstermeyin!" .....yefruta (Taha 45) ise
"cezalandırma bakımından aşırı gitmek" anlamına gelir.
AÇiKLAMA : İkrime ve Dahhak, Taha harflerinin Nebatıyye dilinde
"Ey Adam!" anlamına geldiğini söylemişlerdir. Hakim başka bir senetle
lkrime kanalıyla Taha hakkında İbn Abbas'ın şöyle söylediğini nakletmiştir:
"Bu ifade Habeş dilinde 'Ey Muhammed!' sözüne benzer."
Firyabi, "........min zlneti'l-kavm [ifadesinde geçen
ziynet] 'İsrailoğullarının Firavunun milletindn ödünç aldıkları süs eşyası'
manasınadır," yorumunu senetli olarak nakletmişti!'. Bu olay, Musa
kıssasında daha önce geçmişti. Hakim ise Ali hadisinde geçen şu ifadeyi rivayet
etmiştir: "Samirı gücünün yettiği kadar süs eşyası toplamaya yöneldi. Sonra
onlardan buzağı yaptı. Ardından aldığı bir avuç toprağı onun içine attı.
Yaptığı şekil birden böğüren buzağıya döndü."
İmam Nesai, "Fitneler hadisi" adı verilen uzun bir
hadiste İbn Abbas'tan şunları nakletmiştir: "Hz. Musa Rabbi ile olan randevusuna
yöneldiği zaman Hz. Harun İsrailoğullarına şu şekilde bir konuşma yaptı:
Kuşkusuz, Mısır'dan çıktınız. Firavun halkının size bıraktığı emanet ile size
verdiği ödünç eşyalar var. Bence bir çukur kazalım ve onlardan aldığınız
eşyaları içine atalım, sonra da onları yakalım." Samirı ineğe tapan bir
toplumdandı. Aslında İsrailoğullarının komşusu idi. Onlarla birlikteeşyaları
yüklendi. Derken bir iz gördü. Ondan bir avuç toprak aldı ve Hz. Harun'un
yanına geldi. Hz. Harun ona; "Elindekini atsana!" dedi.
Samiri"İstediğimin gerçekleşmesi için Allah'a dua etmediğin sürece bunu
atmayacağım," dedi. Bunun üzerine Hz. Harun onun için dua etti. Sonra
Samiri elindekini attı ve "İçinden ses gelen bir buzağı olmasını
istiyorum," dedi.
İbn Abbas şöyle demiştir: "Samirı'nin yaptığı buzağının
ruhu yoktu. Rüzgar arkasından girip ağzından çıkıyordu. Bundan dolayı ses
oluşuyordu. Buzağıdan ses çıkmaya başlayınca İsrailoğulları ikiye bölündü.
Katade'nin ...........hemsa kelimesini "ayak sesi"
şeklinde açıkladığı nakledilmiştir .
".........Danka (Taha 124) 'bedbaht'
anlamına gelir," yorumunu İbn Ebı Hatim, Ali İbn
Ebı Talha kanalıyla İbn Abbas'tan senediyle nakletmiştir. Kays
İbn Ebı Hazim'in de bu ayet hakkında şöyle dediğini aktarmıştır: .............
Maişeten danka, "isyan ederek kazanılan rızık" anlamına gelir. '
باب: قوله:
{واصطنعتك
لنفسي} /41/.
1. "SENi. KENDİM İÇİN ELÇİ
SEÇTİM;"(Taha 41) AYETİNİN TEFSİRİ
حدثنا الصلت
بن محمد:
حدثنا مهدي بن
ميمون: حدثنا
محمد بن
سيرين، عن أبي
هريرة، عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
(التقى
آدم وموسى،
فقال موسى
لآدم: آنت
الذي أشقيت
الناس
وأخرجتهم من
الجنة؟ قال له
آدم: آنت الذي
اصطفاك الله
برسالته،
واصطفاك
لنفسه، وأنزل
عليك
التوراة؟ قال:
نعم، قال:
فوجدتها كتب
علي قبل أن
يخلقني؟ قال:
نعم، فحج آدم
موسى)
[-4736-] Ebu Hureyre'den Hz. Nebi'in şöyle buyurduğu
rivayet edilmiştir: "Hz. Adem ile Hz. Musa karşılaştılar. Musa, Adem'e;
"İnsanlan bedbaht hale sen getirdin ve onlann Cennetten çıkmasına sen
sebep oldun," dedi. Adem de; "Sen Allah'ın elçiliği ve kendisi için
seçtiği ve Tevrat indirdiği Musa'sın, [değil mi?]" diye sordu. Musa,
"Evet," cevabını verdi. Bunun üzerine Adem: "Peki [Tevrat'ta] bu
yazgının ben yaratılmadan önce tespit edildiğini görmedin mi?" diye sordu.
Musa'da"Evet," yanıtını verdi. Böylece Hz. Adem, Hz. Musa'ya üstün
geldi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhar! bu başlık altında Ebu Hureyre'den Hz. Musa ile Hz.
Adem'in tartışmasına ilişkin bir hadis verdi. Bu hadisin açıklaması
"Kitabu'l-kader"de yapılacaktır.
باب: قوله:
{ولقد أوحينا
إلى موسى أن
أسر بعبادي
فاضرب لهم
طريقا في
البحر يبسا لا
تخاف دركا ولا
تخشى. فأتبعهم
فرعون بجنوده
فغشيهم من
اليم ما غشيهم
وأضل فرعون
قومه وما هدى}
/77، 78/.
2. ANDOLSUN Kİ BiZ MUSAI YA: KULLARIMLA BiRLİKTE GECELEYİN YOLA
ÇIK DA (SİZE) YETiŞİLMESiNDEN KORKMAKSIZIN VE (BOĞULMAKTAN) ENDiŞE ETMEKSİZİN
ONLARA DENİZDE KURU BiR YOL AÇ, DİYE VAHYETMİŞTiK. Fİ'RAVN, KAVMİNİ SAPTIRDI,
DOĞRU YOLA SEVKETMEDi, "(Taha 77-79) AYETİNiN TEFSİRİ
اليم el-Yemmu "deniz" demektir.
حدثني يعقوب
بن إبراهيم:
حدثنا روح:
حدثنا شعبة:
حدثنا أبو
بشر، عن سعيد
بن جبير، عن
ابن عباس رضي
الله عنهما
قال:
لما
قدم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم المدينة،
واليهود تصوم
عاشوراء،
فسألهم
فقالوا: هذا
اليوم الذي
ظهر فيه موسى
على فرعون،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (نحن
أولى بموسى
منهم، فصوموه).
[-4737-] Said İbn Cübeyr, İbn Abbas'ın şöyle söylediğini
rivayet etmiştir: Hz.
Nebi Medıne'ye geldiği zaman Yahudiler aşura orucu tutuyordu.
Onlara bu orucu sordu. Onlar da, "Bu gün, Musa'nın Firavun'a üstün geldiği
gündür," diye cevap verdiler. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurdu:
"Biz Musa'ya onlardan daha yakımz. O halde siz de bugün oruç
tutun!"
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhari bu başlık altında İbn Abbas'tan aşura orucu hakkında
hakledilen hadisi verdi. Bu hadisin açıklaması "Kitubu's-savm"da ayrıntılı
olarak yapılmıştı.
باب: {فلا
يخرجنكما من
الجنة فتشقى} /117/.
3. SAKIN SİZİ CENNETTEN ÇIKARMASIN; SONRA YORULUR, BEDBAHT
OLURSUN!"(Taha 117) AYETİNİN TEFSİRİ
حدثنا قتيبة:
حدثنا أيوب بن
النجار، عن
يحيى بن أبي
كثير، عن أبي
سلمة بن عبد
الرحمن، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(حاج
موسى آدم،
فقال له: أنت
الذي أخرجت
الناس من
الجنة بذنبك
وأشقيتهم،
قال:
قال آدم: يا
موسى أنت الذي
اصطفاك الله
برسالته
وبكلامه،
أتلومني على
أمر كتبه الله
علي قبل أن
يخلقني، أو
قدره علي قبل
أن يخلقني؟
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: فحج آدم
موسى).
[-4738-] Ebu Hureyre'den Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Musa ile Adem tartıştı. Musa Adem'e; "Sen, insanları
işlediği günah yüzünden Cennetten çıkartan ve onları bedbahtlığa
sürükleyensin," demiş. Adem de; "Ey Musa! Sen Allah'ın Nebilik ve
konuşmak için seçtiği birisin. Daha beni yaratmadan önce Allah'ın benim için
yazdığı veya takdir ettiği bir şeyden dolayı beni mi kınıyorsun?" diye
karşılık vermiş.
Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem sonra şöyle buyurdu:
"Böylece Adem, Musa'ya tartışmada üstün geldi."